Guitardaily yayın hayatına yeni adresi: www.guitardaily.net ile devam ediyor... Yeni içeriklerle karşılaşmak için yukarıdaki linke tıklayın.
MÜZİK NEDİR?
Müzik, sesi ve sessizliği araç edinen sanat biçimidir. Sesle anlatma sanatı olarak da bilinir. İnsanoğlunun toplumsal, dinsel, büyüsel, duyusal, düşünsel, eşeysel gereksinmelerini karşılamak için kullandığı ses, sözlü ses, doğal ya da yapay aygıtların seslerinden oluşan evrensel kültür düzenidir. Perde, ritim, hareket ve dinamikler( ses düzeyi) gibi araçları vardır. Sanat türleri içinde sergisel sanat, güzel sanat ve işitsel sanat olarak yer alır.
Yaratım süreci, yorumu, uygulaması, tanımı çok çeşitli olup: hakkında referans alınacak kesinlikte içerik yoktur. Ancak kültürden kültüre, toplumsal statüye göre farklı tanım ve işlevlere sahip olmuştur. Tarz, tür, üslup gibi ayrımlara tabi ise de kesin bir bölümden söz edilemez. Sanat müziği ve halk müziği olarak iki kademeye ayrılmış, ancak ayrımın sınırlarında uzlaşılmamıştır. Kısacası, müzikte herhangi bir ayrımın kesinliğinden söz edilmemektedir. Ses ile müzik arasında da bir ayrım yoktur. Kültürel birikime göre gürültü, ses, müzik farklı tanımlara sahiptir. Kimimiz doğanın sesini müzik olarak duyarken, kimisi de yalnızca enstrümanların müziğini duymaktadır. İnsan hayatının önemli bir parçası olduğu kadar diğer canlılarda da müziğin varlığından söz edilebilir.
Sözlükte müzik: 1. Duygu, düşünce ve imgeleri, tek ya da çok sesli olarak türlü biçimlerde anlatma sanatı; bu biçimde düzenlenmiş eserlerin söylenmesi ya da çalınması. Kökenbilimsel olarak Eski Yunanca mousikē (μουσική) : Müz(mousa), yaratıcılık, ilham ve bunların tanrıçası-perisi- anlamına gelir. Müz sanatı- yaratıcılık sanatı- gibi bir anlama delalet eder. FİLOZOFLARA GÖRE MÜZİK NEDİRKonfüçyüs (MÖ.551-478)’ e göre Müzik yer ile gök arasındaki uyumdur. Müziği yalnız büyük insanlar bilirler. Müzik birlik oluşturur. Müzik, bir tür haz meydana getirir ki, insan doğası onsuz olamaz. Pisagor(MÖ.580-500) sayıların ve seslerin uyumu üzerine çalışır. Tüm cisimlerin hareket ederken ses çıkardığını söyler. Ona göre müzik anlatmanın matematiksel bir yoludur. Matematik ile müziğin bağlantısını vurgular. Platon(MÖ.428/7-348/7) müziğin ruhani bir boyutunu irdeler. Ona göre müzik, insan ruhunu dinginleştirir. Müzik eğitiminin insanı yüceltir ve insanın birliğini sağlar. Ona göre müzik: evrene ruh, zihne kanat, hayallere uçma gücü, hayata ve her şeye neşe ve tılsım veren ahlaki bir yasadır. Aristoteles(MÖ. 384-322)’e göre insanlar, müzik ve trajedi yoluyla temizlenip arınırlar. (Katharsis). Müzik direkt olarak ruhun tutkularını temsil eder. Birey yanlış türde müzik dinlerse yanlış türde insan olacaktır. Farabi(874-950) müzik eğitimi almış, müzik aletleri üzerine Kitab-el Muzik adlı kitabı yazmıştır. Bu kitapta Pisagor ve Aristoteles’ten etkilendiğine inanılır. Müziğin ruh üzerindeki terapi etkisi üzerine inceleme yapar.Friedric Hegel (1770-1831)’e göre Müzik, doğrudan doğruya ruha yönelen sanattır. Müzik ruhu harekete geçirir. Müzik üretimi titreşim sonucu olan ton ile olanaklıdır. Müzik şiirle iç içedir. İkisi de aynı gereç olan tona bağlıdır. Müziğin ifade araçları ölçü, uyum ve melodidir.A.Schopenhauer (1788-1860) müziği sanat kategorisinde en üste koyar ve duygu sanatı olarak ele alır.
MÜZİK FELSEFESİMüzik felsefesi müziğe ilişkin temel sorular sorar. Fizik ötesi ve estetik ile yakın ilişkidedir. Müzik nedir, Neye müzik denir? Müzik, zihin, duygu bağlantıları nelerdir; müzikte anlam nedir, müziğin tarihsel anlamı, müziğin niteliği nedir? gibi sorular sorar. Müzik, insan tarihinin ve yaşantısının önemli bir unsuru olarak felsefece sorgulanmaktadır. Sanat felsefesi altında değerlendirilse de, müziğin geniş kullanımı nedeniyle “müzik felsefesi” sanat felsefesinden azade önemli bir ilgi alanıdır. İnsanın her zamanına ait bir etkinlik olarak felsefeye anlatacakları çoktur.
Müziğin tanımı ve tarihi tam olarak belirlenmemiştir. Uzlaştırıcı bir tanım olarak “güzeli amaçlayan ses”i varsayabiliriz. Tarih olarak da 40.000 yıl önceye dayanan müzik aletlerinin bulunmasını söyleyebiliriz. Her ne kadar alet olmadan müzik yapıldıysa da, bugünkü anlamda müzik insanın gelişimiyle doğru orantıda var olmuştur. Hayvanların kur yapmak, hakimiyet kurmak gibi uğraşlar için uyumlu, etkileyici sesler çıkardığını biliyoruz. Ağaçların yaprakları sallanırken, denizin dalgaları kıyıya vururken müzikal sesler çıkarır. Bu, insanın duymak istediğiyle alakalı olarak müzik altında değerlendirilebilir.
Güncel anlamdaki müzik insanın anlattığı bir şeydir. İlk törensel gömme etkinliklerinden, Roma Ordusu’na, oradan kürek mahkumlarına, zikir ayinlerine veya tekstil atölyelerine kadar uygulanan, birleştirici bir etkinliktir. Tarih boyunca insanı rahatlatan, birleştiren ve iletişimi sağlayan pratik bir uğraş olmuştur. Günümüzde “evrensel dil” olarak betimlenmekte ve küreselleşmektedir.Sınırsız müzik anlayışları ve buna bağlı olarak çeşitleri bulunmaktadır. Anlamını bilmediğimiz dilde, şeklini bilmediğimiz enstrümanlarla ve tanımını bilmediğimiz türlerde yapılsa da müzik bize hitap edebilir. Bu, ses denilen evrensel iletişim aracının bir özelliğidir. Duymak isteyene göre gök taşları da müziktir. Klavyeden çıkan sesler de bir müziğe ait olabilir. İnsanın güzele ait etkinliklerinden biridir. Canlılar arasında genel geçer tek dil olduğu söylenebilir.
Bir kuşun ne dediğini anlayamayız ancak onun güzel ötüşünden keyif alabiliriz. Bir insanı da görüş ve tutumlarından dolayı sevmeyebiliriz ancak sanatı onu apayrı bir konuma taşır. Belki de insanlar ufak anlaşmazlıklar nedeniyle yanılgıya düşüyordur. Hayvanların müziğini anlamak gibi, anlaşamadığımız insanların müziğini anlayabiliriz. Ya da daha doğrusu, düşman bellediklerimizin müziklerini dinlemeliyiz: Bize tanıdık gelen bir şeyler olacaktır. Bu evrensel dilde belki birbirimizi anlayabiliriz. Bu güzel nameleri döken insan dilinde bize neden düşmandır? diye düşünebiliriz.
Aıntılar
Müzik duyguların kısayoludur. Leo Tolstoy Müzik olmadan hayat bir hata olurdu.Friedrich Nietzsche Müzik, ruhsal ve duyusal hayat arasında ara bulucudur. Ludwig van Beethoven Şarkı söyleyen kişi kederlerini korkutup kaçırır. Miguel de Cervantes Müzik, söylenemeyen ve hakkında sessiz kalmanın imkansız olduğu şeyleri ifade eder. Victor Hugo Müzik değiştiğinde dans da değişir.Batı Afrika atasözü
İnsanoğlu, Müziğin Büyüsüyle İnsanlaştı
Bazı şarkılar hüzün, bazıları mutluluk verir. Peki ama bu nasıl oluyor? Fiziksel titreşimlerin ne şekilde duygulara dönüştüklerini çözen araştırmacılar, en gizemli sanatın nasıl geliştiğini de buldular. Yoksa insanı sosyal bir varlık haline getiren müzik miydi?
Johann Sebastian Bach hep ölümsüz kalacak. Hatta dünya sonsuz bir buz tabakasıyla örtüldüğünde ya da Güneş, gezenini kavuracak olsa bile ustanın “Ayarlı Piyano”eserinin ikinci bölümündeki fa-majör prelüdü hep varolacak.
Bach’ın prelüdü, dünyanın sonu geldikten sonra, “Voyager” uzay sondasında uzak dünyalara doğru yol alıyor olacak çünkü. Altın kaplama bakır bir plak üzerine kaydedilen prelüt, şu sıralar dakika da bin kilometrelik bir hızla uzaklaşıyor.
Uzayda milyarlarca yıl dayanacak kayıt cihazı üzerinde, Bach besteleri dışında, 26 müzik eseriyle birlikte 55 dilde “merhaba” da bulunuyor. Hatta uzay sondasında bir de kullanım tarifiyle birlikte 16 2/3 devirli alüminyum bir pikap da var.
Peki ama uzaylılar bu sesli mesajlardan ne anlayacaklar ki? Voyager uydusundaki dünya ve insan resimleri, gizemli mesajı gönderenlerin ne tür yaratıklar oldukları ve nereden geldikleri hakkında bilgi verebilirler. Gerekli şifre çözüldüğünde sözcükler ve matematik formüllerinden de bir anlam çıkarılabilir. Ama bir prelüt, dünya dışı varlıklar tarafından sadece kuru gürültü olarak algılanmaz mı?
Kuşkusuz müzik, insanoğlunun geliştirmiş olduğu sanatların en ilgincidir. Resim, şiir ya da heykeltıraşlığın aksine dünyayı temsil etmez. Bir akort hiçbir şey ifade etmediği gibi bir melodinin de hiçbir anlamı yoktur.
Müzik, özünde sadece matematiktir – yani, frekansları fiziksel kurallara göre üst üste binen, hesaplanabilir hava titreşimleri. Ve buna rağmen matematiğin duygulara dönüşmesi gibi bir mucize gerçekleşir!
Müzik derinden etkileyebilir. Hiçbir insan müziğin büyüsüne karşı bağışık değildir. Seslerin birbirini izlemesi ne kadar anlamsız olursa olsun hiçbir kültür müzikten yoksun değildir. Endonezyalıların Gamelan müziği olsun, Sibirya’daki Tuva göçerlerinin çift tonlu nakaratları ya da Maria Callas’ın sopranosu olsun: Müzik ahenkli, kışkırtıcı ve büyüleyicidir.
Peki ama bu nasıl mümkün oluyor? Etkili bir ritim niçin insanın tüm bedenine işliyor? Nasıl oluyor da bir akort, hüznü ve özlemi uyandırırken diğer bir akort insanı neşelendirebiliyor? Üflemeler, vurmalar ve öttürmeler ne işe yarıyor? Ve müzik gerçekte ne kadar düzenli? Rakamlar ve sesler neden ilişkili? Ve insanoğlu ne zamandan beri müzik yapıyor?
Modern bilimlerin yöntemleriyle psikologlar, beyin araştırmacıları, matematikçiler ve müzik araştırmacıları şimdi bu fenomenin sebebini çözdüler. Görülen o ki müzik amaçsız bir boş zaman uğraşından öte bir çaba. Yeni bulgular müziğin, insan ve insanın yaşam biçimiyle ne kadar içi içe olduğunu göstermekte.
Müzik, doğanın kültüre dönüşmüş hali. İçi boş bir kütüğün sesi, rüzgârın ıslığı, hatta düşen bir taşın çıkardığı ses bile insanoğlunun müziği ne şeklide algıladığını ve yorumladığını açıklıyor.
Melodiler ve ritimler, üzüntü, sevinç ve özlemlerin işlenmesinden sorumlu beyin bölgelerini etkilemekte. Bu açıdan bakıldığında müziğin, duygu dünyasına giden kapıyı açtığı söylenebilir.
İnsan beyni en başından itibaren müziğe göre programlanmıştır. Birkaç aylık bebekler bile ahenkli müziği ve kakafoniyi birbirinden ayırt edebilirler.
Müziğin kökeni hayvanlar dünyasına kadar uzanır. İnsan ilk sözcüğü kullanmadan çok önce müzik, kültürün ilk ifade biçimiydi.
Seslerin Büyüsü Müziğin Kilometre Taşları
Alman bilim adamları 1973 yılında Geissenkösterle kasabasındaki bir mağarada kuğu kemiğinden yapılmış 35 000 yıllıkbir flütbuldular.
Neolitik dönemde delikli flüt, tek yüzeyli davul, Pan flütü, ksilofon ve ağız tamburası gibi aletler gelişti.
Tunç ve Demir Çağ’da ilk kez kanuna benzer bir çalgı ve zil üretildi.
İ.S.3000’e ait kalıntılar Mezopotamya’da arp, rebap ve iki yüzlü davul gibi aletlerin kullanıldığını gösteriyor. Çin’de ise ilk bambu flütleri üretildi.
İ.Ö.2000 Mısırlılar trompet ve çift gövdeli flüt çalmaya başladılar.
İ.Ö.1000 Yunanlılar Önasya enstrümanlarını taklit ettiler. İsrail’de dini törenlerde müzik çalınmaya başlandı.
İ.Ö.500 Pitagoras müzik entervallerinin matematikle ilişkisini keşfetti ve oktavları kullanmaya başlayarak ilk porteyi geliştirildi.
İ.Ö. 300 Su basıncıyla çalışan bir tür org (hidrolis) bulundu.
İ.S. 900. İlk çok sesli müzik denemeleri
İ.S.1025 Guido von Arezzo ilk sistematik nota sistemini geliştirdi.
İ.S.1150 Fransa’da trubadurlar moda oldu. Almanya’da ilk ortaçağ trubadurları çalınmaya başlandı.
1500 Oktavda on iki tonluk ayar bulundu. 1680 Antonio Stradivari ilk çellosunu üretti.
1700 İtalyan Bartolomeo Christofori ilk modern piyanoyu geliştirdi.
1708 Johann Sebastian Bach’ın ilk tarihli kantatı “Tanrı Kralımdır” icra edildi.
1764 Wolfgang Amadeus Mozart sekiz yaşında ilk senfonisini besteledi.
1814 Ludwig van Beethoven “Fidello” operasını tamamladı ve beş yıl sonra da sağır oldu.
1845 Richard Wagner’in “Tannhauser” adlı eseri çalındı.
1877 Thomas Alva Edison ilk şarkısını yazdı (“Mary had a little Lamb”); bir yıl sonra da ilk fonografının patentini aldı.
1925 Arnold Schönberg on iki tonlu müziği geliştirdi.
1958 Stereo için yeni bir standart bulundu.İlk Hi-Fi tertibatları piyasaya çıktı.
1979 Sony TPS-L2 Walkman’i ile müzik dinlencesine yeni bir soluk getirdi.
1982 ilk dijital CD satışa sunuldu.
1988 CD satışları ilk kez plak satışlarını geçti. Fraunhofer araştırmacıları, sesli verileri 10x sıkıştırabilen MP3 standardını geliştirdiler.
1998 İlk taşınabilir MP3 çalıcıları piyasaya çıktı.
"Müzik, duyguların dilidir" /Cumhuriyet -2004
Müzik notaları isimleri hangi kelimelerin kısaltılmışı...
Guido D’Arezzo’nun tarihte ilk kez notalara verdiği isimler şu kelimelerden …türetilmiş (bir efsaneye göre):
Do – Dominus: Yaradan, Mutlak Re – Rerum: Madde Mi – Miraculum: Mucize Fa – Familias Planetarium: Gezegenler ailesi, yani Güneş Sistemi Sol – Solis: Güneş La – Lactea Via: Samanyolu Si – Siderae: Gökler
Kaynak: Anjelika Akbar
Müzikle uğraşmak beynimizi yeniler...
Her bir beyin hücresinin (nöron), beyindeki diğer nöronlarla binlerce yeni bağlantı kurabilme yeteneği vardır. “Nöroplastisite” (beyin hücresi esnekliği, değişebilirlik) olarak tanımlanan bu yetenek, çocukluk döneminde en üst düzeydedir. Ancak, yetişkin beyinde de hatta gelişimsel veya edinilmiş nörolojik hastalıklar durumunda bile, beyin hücrelerinin yeni bağlantılar oluşturma kapasitesi yaşam boyunca devam eder.
Nöroplastisiteyi harekete geçiren tüm uğraşlar, beyindeki sinyal iletim sistemlerinin temeli olan bağlantıları geliştirici, yenileyici ve güçlendirici bir etki yapar. Öğrenme ve rehabilitasyon süreçlerinde gösterilen çabalar ve yaşanan yeni deneyimler de yeni işlevsel bağlantıların gelişmesine yardımcı olur.
Müzik yapmak, çok yönlü ve kapsamlı bir beyin aktivasyonu sağladığı için, ilk bakışta müzikle ilgisi yokmuş gibi görünen farklı işlevleri de harekete geçirebilmektedir. Son yıllarda işlevsel beyin görüntüleme tekniklerinin gelişmesi ile ivme kazanan sinirbilimsel çalışmalar, müziksel uğraşların önemli beyinsel etkileri olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin, bir müzik aleti çalarken veya bir matematiksel işlem yaparken aynı beyin alanlarının aktive olduğunu artık görebiliyoruz. Bu örnekten yola çıkarak, müziğin aynı beyinsel kaynakları paylaşan diğer bilişsel ve motor performansları geliştirebileceğini öngörmemiz zor değildir.
Sonuçlanan ve sürmekte olan sinirbilim araştırmaları müziğin algı, bilişsellik ve motor kontrol arasındaki bütünlüğün sağlanmasında, dikkatin ve belleğin gelişiminde, duygusal dışavurumun kontrolünde, nörolojik hastalıklar nedeniyle bozulan hücreler arası iletişimin yeniden organize edilmesinde ve yeni bağlantıların oluşmasında etkin rol alabileceğini göstermektedir.
Müzik uğraşları, beynin motor-duysal-bilişsel bölgelerini çalıştırdığı için öğrenme ve rehabilitasyon süreçlerinde daha etkili bir şekilde kullanılmalıdır. Özellikle nörolojik bozukluklara yönelik tedavilerde müzikten daha yoğun ve doğru yararlanılması gerektiği açıktır. Gelişimsel bozukluklar, dil ve konuşma bozuklukları, inme, Parkinson ve Alzheimer hastalığı gibi birçok nörolojik sorunun tedavisinde ve rehabilitasyonunda, müzik daha aktif olarak kullanılmalıdır.